GÖZLERİNİZİ OVALAYARAK, KERATOKONUS
HASTALIĞINA DAVETİYE ÇIKARABİLİRSİNİZ
TEDAVİ EDİLMEYEN KERATOKONUS, KORNEA
NAKLİ GEREKTİREBİLİR
KERATOKONUSUN İLERLEMESİ “KORNEAL ÇAPRAZ BAĞLAMA”
TEDAVİSİ İLE DURDURULABİLİR
Toplumda çok yaygın olarak
görülen ve görmeyi tehdit edebilen önemli bir kornea hastalığı olan keratokonusun
erken teşhisi büyük önem taşıyor. Özellikle 10-20 yaş aralığında hızlı bir
şeklide ilerleyen keratakonus için aile öyküsü ve göz ovalama hareketi, en
önemli risk faktörleri arasında yer alıyor. Tedavi olunmadığı takdirde kornea
nakline sebep olabilen keratokonus hastalığının ilerlemesinin önüne, Korneal
Çapraz Bağlama (Corneal Cross-linking) yöntemiyle geçilebiliyor.
10-20’Lİ YAŞLARDA BAŞLAYIP HIZLI İLERLİYOR
Göz küresinin en öndeki saydam
tabakası olan ve etraftaki cisimleri görmemizi sağlayan korneanın, öne doğru
bombeliğinin artması (sivrileşmesi) aynı zamanda incelmesi ile karakterize olan
hastalığa “Keratokonus” deniliyor. Keratokonusun
görülme sıklığının tüm dünyada değişkenlik gösterdiğini belirten Memorial
Ankara Hastanesi Göz Hastalıkları Bölümü’nden Prof. Dr. Koray Gümüş, bu
hastalığın genellikle 10’lu ve 20’li yaşlarda başladığını ve ilerleme
gösterdiğini söylüyor.
GÖZ OVALAMAK KERATOKONUSU TETİKLEYEBİLİR
Keratokonus hastalığının
nedenlerinin tam olarak ortaya konulamadığını ifade eden Prof. Dr. Gümüş, “Yapılan
bazı bilimsel çalışmalar genetik geçişi
destekliyor. Yani ailesinde keratokonus bulunun kişiler en riskli sınıfta yer
alıyor. Bununla birlikte birçok
keratokonus hastasında tespit edilen alerjik konjonktivit rahatsızlığı ve buna
bağlı gözün sürekli ovalanması da önemli risk faktörleri arasında bulunuyor.
Yapılan çalışmalar gözü mekanik olarak ovalamanın kornea yapısını kalıcı ya da
geçici olarak değiştirebileceğini gösteriyor. Göz ovalama hareketi hastalığa
tetikleyici ya da ilerletici etki yapabiliyor. Ayrıca Down Sendromu, Marfan Sendromu, Osteogenezis
Imperfekta gibi bazı sistemik ve genetik hastalıklara sahip olunması da risk faktörleri
arasında yer alıyor."
GÖRME SEVİYESİ VE KALİTESİNDE CİDDİ DÜŞÜŞ YAŞANIR
Prof. Dr. Koray Gümüş, keratokonus
hastalığının belirtileri arasında, kornea şeklinin ve kırıcılığının değişmesine
paralel olarak, hastalarda miyop ve düzensiz astigmatizmanın artması ile buna bağlı
görme seviyesinin ve kalitesinin giderek bozulmasının yer aldığını kaydediyor
ve ekliyor: “İleri evrelerde görme düzeyi ve kalitesi oldukça düşerken, bu
durum hastaların yaşam kalitesini olumsuz yönde etkiliyor. Çok daha ileri ve
kontrol altına alınamayan olgularda ise, korneada ‘hidrops’ ve buna bağlı
korneal skar gelişebiliyor.”
MUTLAKA KORNEA TOPOGRAFİSİ (HARİTASI) ÇEKİLMELİ
Keratokonus tanısı koyarken
10-20 yaş aralığında, gözlük numarası sürekli yükselen, sık sık gözlük
değiştiren ve alerjik konjonktivit hikâyesi olan hastalarda keratokonustan
şüphe duyulması gerektiğini aktaran Prof. Dr. Gümüş, bu tip olgularda, kesin
tanı koyabilmek için de mutlaka kornea topografisi (kornea haritası) çekilmesi gerektiğini
söylüyor.
KORNEAL ÇAPRAZ BAĞLAMA TEDAVİSİ İLERLEMEYİ DURDURUYOR
Keratokonus hastalığının
tedavisi üç ana başlık altında toplanıyor. İlk basamakta mevcut risk
faktörlerinin en aza indirgenmesi için gerekli tedbirlerin alınması ve hastalara
eğitim verilmesi gerekiyor. Tedavinin ikinci başlığını ise önlem alınmasına
rağmen keratokonusu ilerleme gösteren, görme düzeyi giderek bozulan ve korneası
incelen hastalarda uygulanan “Korneal Çapraz Bağlama” işleminin oluşturduğunu
vurgulayan Prof. Dr. Koray Gümüş, bu yöntemin hastalığın ilerlemesini durduran
en etkili yöntem olduğunu ifade ediyor. Prof. Dr. Gümüş, şöyle devam ediyor: Tedavinin
üçüncü basamağında ise hastalığa bağlı oluşan görme bozukluğunun düzeltilmesi
yer alıyor. Erken evre keratokonus hastalarına sadece gözlük ya da yumuşak
kontakt lensler yeterli gelirken, daha ileri olgularda sert gaz geçirgen,
yumuşak keratokonus, hibrid ve skleral lensler gibi daha özellikli kontakt
lensler kullanılıyor. Bununla birlikte kontakt lensleri kullanamayan ve kornea
kalınlığı belirli bir düzeyin altına inmemiş hastalarda ise kornea içerisine
yerleştirilen halka (intrastromal ring) tedavisi hastalarda görme düzeyini
artırabiliyor.”
SON ÇARE KORNEA NAKLİ
Son yıllarda göz içine,
doğal lensin ya da iris önüne yerleştirilebilen kişiye özel lenslerin de görme
düzeyinin artırılmasında yüksek başarı sağladığının altını çizen Prof. Dr.
Gümüş, tüm bu tedavilerle görme düzeyi artırılamayan ileri evre keratokonus
hastalarında son çare olarak kornea nakli yapıldığını sözlerine ekliyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder