27 Mart 2020 Cuma

GLOKOM

 
Glokom Nedir?
Glokom genellikle göz içi basınç yüksekliğine bağlı olarak meydana gelen görme sinirinin ilerleyici tahribatıdır. Ancak, göz içi basıncının normal değerlerde tespit edildiği glokom olguları da bulunmaktadır (Normal Basınçlı Glokom).  
Glokom hastalığının nedenleri ve tipleri nelerdir?
Normalde göz dokularının beslenmesi için göz içerisinde sürekli olarak bir sıvı sentez edilir ve bu sıvı sürekli olarak bazı yollar aracılığıyla gözü terk eder. Kısacası, göz içindeki bu sıvı sürekli olarak devir-daim yapmaktadır ve bu mekanizmadaki herhangi bir bozukluk göz içi basıncının yükselmesine neden olur. Yükselen göz içi basıncı da görme sinirinde tahribata ve sinir ölümüne neden olmaktadır. 
Glokom, doğumsal yani genetik nedenlerle oluşabileceği gibi sonradan da oluşabilmektedir. Glokoma neden olan başlıca etken gözde bulunan drenaj kanalların tıkanması veya bazı yapısal bozukluklar sonucunda işlevselliğini kaybetmesidir. 
Glokom oluş mekanizmasına, ortaya çıkış zamanına ve gözün yapısına göre farklı şekillerde sınıflandırılabilir. Bir sınıflamaya göre; glokom konjenital (doğumsal) ya da sonradan ortaya çıkan glokom şeklinde sınıflandırılabilir. Diğer bir sınıflamaya göre; glokom primer (başka bir hastalığa bağlı olmaksızın gelişen saf glokom) ve sekonder (başka bir göz hastalığının yarattığı glokom) glokom olmak üzere sınıflandırılır. Başka bir sınıflandırmada ise, glokom 3 gruba ayrılabilir: 1) Açık açılı glokom 2) Dar açılı glokom 3) Sekonder (diğer göz rahatsızlıklarına bağlı gelişen) glokom.  
Açık Açılı Glokom: En sık rastlanılan glokom tipi olan açık açılı ya da diğer ismiyle kronik basit glokom, toplumun yaklaşık yüzde birinde ve daha çok 40 yaşın üzerinde ortaya çıkmaktadır. Basınç artışına göz sıvısının dışa akımındaki azalmanın yol açtığı kabul edilir. Göz içi basıncın artış hızı nispeten yavaş olur ve hasta bu artışa uyum göstereceğinden dolayı durumdan haberdar olmaz. Hastalığın bir diğer sonucu olan çevre görme alanı kayıpları da hasta tarafından hissedilmez. Görme kaybının farkına varıldığı zaman da hasar kalıcı hale gelmiş olur. 
Açı Kapanması Glokomu (Dar açılı glokom): Açı kapanması glokomu (glokom krizi) dar açılı hastalarda, göz sıvısının dışa akışındaki ani duraklamaya bağlı göz içi basıncının hızlı bir seyirle oldukça yüksek değerlere çıkması sonucu oluşur. Hastada şikâyetler ani ve belirgin olur. Göz tansiyon krizi olarak da bilinen bu durumda hasta çok ağrı hisseder, bulantı ve kusma meydana gelebilir. Bununla birlikte göz kızarır, kornea bulanıklaşabilir ve görme azalır. Gözün önemli bir acili olan bu durumda tedavinin gecikmemesi gereklidir. Aksi halde, hastalarda kalıcı körlük meydana gelebilir.  
Glokomun belirtileri nelerdir? 
Glokomun belirtilerini iki ana grupta incelemek gerekir. Çocukluk çağı glokomunda en yaygın görülen belirtiler ve bulgular kornea çapının normalden geniş olması, ışığa karşı duyarlılık ve göz sulanmasıdır. Erişinlerde ise glokom çoğu zaman hiçbir belirti vermez. Başlangıç evresindeyken, yani görme sinirlerinde neredeyse yüzde 50 hasar meydana gelmeden belirti vermeden ilerleyebilir. Ancak göz tansiyonu çok yükseldiğinde bazı hastalarda şiddetli ağrı, kusma, kızarıklık ve görme azalması tablosuyla acil bir hastalık olarak ortaya çıkabilir.
Glokom hastalığında risk faktörleri nelerdir?
Glokom hastalığının en önemli risk faktörleri arasında aile öyküsü ve ileri yaş bulunmaktadır. Bunun yanı sıra, göz içinde psödoeksfoliasyon materyalinin bulunması da önemli bir glokom risk faktörüdür. Hastalarda diyabet, sistemik hipertansiyon, uyku apnesi mevcudiyeti ve sigara tüketimi de glokomla ilişkili olabilmektedir.  
Glokom hastalığının tanısı nasıl konulur?
Glokom hastalığının tanısında öncelikle çok iyi bir hikâye sorgulaması yapmak gerekir. Çünkü, aile öyküsü tanıda oldukça önemlidir. Sonrasında yapılacak detaylı göz muayenesi bize glokomla ilgili önemli ipuçları sunmaktadır. Ancak glokom tanısını koymak için çoğu zaman ileri tetkiklere ihtiyaç duyulmaktadır. Glokom tanısında mutlaka yapılması gereken testler: tekrarlayan göz içi basınç ölçümleri, gonyoskopi ile açı değerlendirilmesi, kornea kalınlığı ölçümleri (pakimetri), OCT ile optik sinirin değerlendirilmesi, sinir lifi analizi ve görme alanı testleridir.
Göz tansiyonu nasıl ölçülür? Göz tansiyonunun normal değeri nedir?
Göz tansiyonu “Tonometre” adı verilen bir cihaz ile ölçülür. Gözle temas eden ve etmeyen farklı tipleri bulunmaktadır. Gözle temas ederek ölçüm yapan modelleri (Aplanasyon tonometresi) ile daha hassas ölçüm alınmaktadır. Bu nedenle şüpheli olgularda glokom tanısını koymak için aplanasyon tonometresi tercih edilmelidir. Bu yöntem öncesinde, göz tansiyonu ölçülmeden önce, göze uyuşturucu bir damla damlatılmaktadır. Gözle temas etmeyen tonometre cihazlarında ise tansiyon ölçme işlemi, göze hava püskürtülerek gerçekleştirilmektedir ve bu yöntem rutinde ve taramalarda tercih edilmektedir.   
Herkes için geçerli standart bir göz içi basınç değer aralığı bulunmamakla beraber, genel kabul edilen aralık 10-20 mmHg’dır. Göz tansiyonu kornea kalınlığına göre değişkenlik göstermektedir. Bu nedenle göz tansiyonu değerlendirilmesi yapılırken kornea kalınlığına ve buna bağlı düzeltilmiş göz tansiyonuna da mutlaka bakılmalıdır.     
Glokom hastalığının tedavisi nasıldır? 
Açı kapanması glokomunun tedavisi acildir ve farklıdır. Burada bahsedilen tedavi şeması daha çok primer açık açılı glokom hastalığının tedavisidir. Tedavideki ana amaç göz içi basıncını etkin bir şekilde düşürerek, görme sinirindeki tahribatın ilerlemesini durdurmak veya olabildiğince yavaşlatmaktır. Tedavide ilk olarak topikal (damla şeklinde uygulanan) anti-glokom (göz tansiyonunu düşüren) ilaçlar tercih edilmektedir. Bu damlalar tek kullanılabilecekleri gibi, bazı durumlarda birden fazla şeklinde de kullanılabilmektedir. Burada bilinmesi gereken nokta, bu ilaçların doktor kontrolünde ömür boyu kullanılmaları gerekmektedir. Damla tedavisinin yetmediği durumlarda lazer ya da çeşitli cerrahi tedaviler gerekebilmektedir.
Yukarıda sözü geçen tüm tedavi seçeneklerinde amaç gözün mevcut durumunu korumaktır. Tedaviler ile glokom hastalığında oluşmuş hasarın düzeltilemeyeceği, ancak zamanında yapılan tedavi ile gelecekte oluşabilecek hasarların önüne geçmenin mümkün olabildiği unutulmamalıdır. Bu sebeple rutin göz muayeneleri ve takip ihmal edilmemelidir.
GLOKOM HASTALIĞI İLE İLGİLİ EN SIK SORULAN SORULAR
Glokom hastalarının kontrol süreleri ne kadar olmalıdır?
40 yaş üzerindeki kişilerin yılda bir kez, aile öyküsünde glokom gibi ciddi göz hastalığı olan kişilerin ise 6 ayda bir göz muayenesi yaptırması gerekir. 
Glokom hastalığında erken tanının önemi nedir?
Sinir hücreleri yenilenme yeteneğine sahip değildir. Bu sebeple glokomun görme sinirlerinde meydana getirdiği tahribatın geri dönüşü olmamaktadır. Göz tansiyonu mutlaka erken tanı konulması gereken önemli bir göz hastalığıdır. Hastalığın geç teşhis edilmesi telafisi mümkün olmayan görme kayıplarına ve körlüğe neden olabilmektedir. 
Göz tansiyonunun normal değeri nedir? 
Normal göz içi basıncı,  optik sinir üzerinde harabiyete ve görme alanlarında kayba yol açmayacak bir basınç seviyesi demektir ve kişiye özel bir değerdir. Bu seviye bireyler arasında farklılık gösterebilir. Ancak üst ve alt sınır kabul edilebilecek değerleri söz konusudur. Genellikle 9-10 mmHg alt sınır, 20-21 mmHg üst sınır olarak kabul edilir. Bu sınırlar içinde dahi optik sinir üzerinde glokom hasarı olabilmektedir. Çünkü glokomun oluşumunda etkili olan tek faktörün göz içi basınç düzeyi olmadığı bilinmektedir.
Göz tansiyonu yüksekliği ile glokom aynı anlama gelir mi?
Göz tansiyonu yüksekliği ile glokom aynı anlama gelmez. Göz tansiyonunun yükselmiş olması göz içinde üretilen göz sıvısının kan damarlarına geçmeyip gözün içinde birikmesi olurken, glokom ise bir göz siniri hastalığı olmaktadır. Göz tansiyonunun yüksek olması glokom olma olasılığını yükseltir ama nedenini oluşturmaz. Tıpkı ailesinde glokomlu akrabaların olması gibi göz tansiyonu yüksekliği de glokom için bir risk faktörüdür. 
Spor yapmanın glokoma faydası olur mu? 
Sağlıklı vücutta glokomun kötüleşme hızı yavaşlayacağı için spor yapılması önerilir. Ancak pigment dispersiyonu sendromu ve bunun sonucu gelişecek pigment glokomu adı verilen özel bir glokom tipinde hastaların ağır sporlardan kaçınması gerekir. Hastalar spor yapmadan önce sahip olduğu glokom çeşidini doktoruna sormalıdır. Ayrıca dalma sporu ve bazı yoga hareketleri göz içi basıncını artırarak glokoma olumsuz etki edebilir. Bu tür sporlardan uzak durulmalıdır.
Glokom krizi nedir?
“Açı Kapanması Glokomu” da denilen glokom krizi, daha çok göz içi sıvısının gözü terk ettiği bölümdeki açının dar veya kapanmaya meyilli olduğu gözlerde gelişir. Açı kapanmadığı sürece bir sorun olmaz. Açının tıkanması göz içi sıvısının göz içinde sıkışmasına sebep olarak göz içi basıncı 50mmHg’nın üstüne çıkmasına yol açar. Böylece gözde çok şiddetli bir ağrı hissedilir, korneada sıvı toplanır, görme bozulur ve ışık etrafında renkli halkalar görülmeye başlanır. Bu seviyelerdeki göz içi basıncı gözbebeğini de felç ederek, gözün aşırı duyarlı ve ağrılı olmasına sebep olur. Meydana gelen göz ağrısı kusmaya neden olabilecek kadar şiddetli olabilmektedir. Bu duruma verilen isim glokom krizidir. Kriz çoğunlukla öncelikle tıbbi müdahale ve ardından cerrahi tedavi gerektirir. Genellikle drenaj açısı dar kişiler doktorları tarafından böyle bir kriz için uyarılırlar. 
Glokom krizi genellikle 60 yaşlarında, kadınlarda erkeklerden 4 kat daha yüksek ve anatomik özelliği nedeniyle aile öykülülerde daha fazla görülmektedir. Bunun yanında diyabet, göz damar tıkanıklıkları, üveit, komplikasyonlu katarakt ameliyatları ve çok çeşitli durumlar ikincil olarak açı kapanması glokomuna sebep olurlar.



23 Mart 2020 Pazartesi

CORONA VİRÜS İLE MÜCADELEDE NELERE DİKKAT ETMELİSİNİZ?


Korona virüs öksürük, hapşırık, gülme veya konuşma sırasında çevreye yayılan virüsün sağlam kişinin mukozalarına (ağız, burun ve gözler) direkt temas etmesiyle ya da ellerimizle bulaşmaktadır. Kendinizi ve toplum sağlığını korumak için neler yapmalısınız nelere dikkat etmelisiniz?

- Öncelikle lütfen evden çıkmayınız. Bu önlem hastalığın toplumdaki yayılımını yavaşlatmakta oldukça kritiktir. Gereksiz her dışarıya çıkışınız hem kendinizi hem de 65 yaş üzeri ve kronik hastalığı olan büyüklerimizi tehlikeye atmış olacak. 
- Hastalığın kendimize ya da başkasına bulaşını önlemede en etkin yöntem el yıkamaktır. Lütfen ellerinizi bol köpükle ve en az 20 saniye boyunca sık sık yıkayınız. Ellerinizi asla yüz bölgemize temas ettirmeyiniz. Gözlerinizi kaşımayınız. Göz kaşıntısı çok ise yüzünüzü soğuk suyla yıkayınız. 
- Bu süreçte kontakt lens kullanıcıların çok daha dikkat etmeleri gerekir. Bu dönemde tercihan gözlük kullanmak gerekir. Kontakt lense devam etmeniz gerekiyorsa, lütfen bakım kurallarına çok dikkat ediniz. Lens solüsyonu dışında asla başka bir sıvı kullanmayınız. Lens kabını da solüsyonla her gün ovalayarak temizleyiniz. 
- Rutin göz damlası kullanan hastalarımızın damlalarını damlatmadan önce mutlaka el yıkamaları ve damlaların uçlarını temiz tutmaları gerekmektedir.
- Acil durumlar dışında göz muayenelerinizi lütfen erteleyiniz. Şikayetleriniz olduğunda telefonla ya da sosyal medya aracılığı ile doktorunuza ulaşabilirsiniz. 
- Acil durumlar dışında lütfen gözle ilgili herhangi bir işlem (Excimer Laser, vb.) ya da ameliyat (Katarakt, vb.) yaptırmayınız. 
- Uyku düzeninize lütfen dikkat ediniz. Saat 23:00-03:00 arasındaki uykuyu kaçırmayınız. Çünkü, bu zaman dilimi kandaki melatonin ve büyüme hormonu seviyesi açısından çok kritiktir. 
- Düzenli egzersiz yaparak, kandaki anti-oksidan seviyenizi yükselterek savunma sisteminizi güçlendirebilirsiniz.
- Temiz hava ve bol oksijen olmazsa olmazdır. Lütfen evinizi ya da kaldığınız ortamı sık sık havalandırınız.
- Kesinlikle sigara ve alkol tüketmeyiniz.
- Bu dönemde yedikleriniz ve içtikleriniz de son derece önemlidir. Olabildiğince sağlıklı gıdalar tüketerek, bol su içerek ve günde en az 2 kez sade soda tüketerek sağlıklı yaşam için gerekli vitamin ve minarelleri alabildiğimiz kadar almalısınız.  
- Unutmayınız ki, şu anda hem biyolojik hem de psikolojik savaş halindeyiz. Bu nedenle ruhunuzu da beslemeyi unutmayınız. Öneriler: bol kitap okumak, resim yapmak, puzzle ile uğraşmak, müzik dinlemek, dans etmek…
- Bütün bunları geride bırakacağız. Asla umudunuzu yitirmeyin! Kendinize iyi bakın!   

İletişim:
(Cep -iş) 0-532-665-2101
(E-mail) drkoraygumus@gmail.com
(Instagram) @profdrkoraygumus
(twitter) drkoraygumus  
-->

19 Mart 2020 Perşembe

KURU GÖZ HASTALIĞINA GENEL BAKIŞ

 - Göz kuruluğu bir hastalık mıdır? Göz kuruluğunun belirtileri nelerdir?
Evet, göz kuruluğu yaşam kalitesini ciddi bir şekilde etkileyebilen ve tedavi edilmediğinde görmeyi de tehdit edebilen bir göz hastalığıdır. Belirtileri yanma, batma, kaşıntı, sulanma, kum varmış hissi, kızarıklık, gün içerisinde görmede dalgalanma ve gözde hissedilen yorgunluktur. 


- Göz kuruluğu günlük hayatımızı nasıl etkiler?
Gözlerimiz gün boyu dış ortamla (kuru ve kirli hava, klima) etkileşim halindedir. Bu nedenle, gözlerimizi gün boyu belirli aralıklarla kırpma ihtiyacı hissederiz ve günde ortalama 10.000’in üzerinde göz kırparız. Bu da demek oluyor ki, gözde bir kuruluk olduğunda, konforsuzluk ve görme kalitesinde bozulma her göz kırpmada hissedilecektir.    

- Göz kuruluğunun ana sebeplerinden biraz bahsedebilir misiniz?
Kuru göz hastalığı farklı nedenlere bağlı olarak gelişebilir ve temel olarak üç ana grupta incelenebilir: 1)gözyaşının miktarca az olması (aköz yetmezlik) 2) lipid eksikliğine ya da blefarite (kirpik dibi iltihabı) bağlı buharlaşmayla karakterize 3) miks tip (iki durumun bir arada olması). Aköz yetmezliğe bağlı kuru göz hastalığı genellikle romatolojik hastalığı olan kişilerde görülmektedir ve sıklıkla ağız kuruluğu şikâyeti ile birliktelik gösterir. Gözyaşının buharlaşması ile karakterize kuru göz hastalığı ise toplumda en sık rastladığımız tiptir ve 7’den 77’ye her yaşta görülebilmekle beraber, yaşla birlikte artış gösterir.

- Kadınlarda yanlış makyaj malzemesi seçimi, göz makyajının düzenli temizlenmemesi göz kuruluğu ile doğrudan ilişkili midir?
Bu soru kadınların göz sağlığını korumak açısından oldukça önemlidir. Göz makyajında kullanılan malzemelerin kalitesi, yapılan makyajın göz ön yüzeyine yakınlığı ve temizlenip temizlenmemesi göz sağlığını direkt olarak etkileyebilmektedir. Gözyaşımızın önemli bir parçası yağdır ve bu yağ kapaklarımızdaki meibomian bezlerinde üretilmekte ve kirpikli kenardan göz ön yüzeyine salgılanmaktadır. Dolayısıyla, yapılan makyajların günlük ve düzgün bir şekilde temizlenmemesi bu bezlerin uçlarının tıkanmasına ve uzun dönemde bu bezlerin ölümüne yol açarak, kuru göz hastalığının oluşumunu tetiklemektedir. Bunun yanı sıra, seçilecek makyaj malzemelerinin kalitesi de oldukça önemlidir. Makyaj malzemeleri içinde bulunan bazı kimyasal maddeler kirpik diplerinde iltihaba neden olmaktadır. Makyajın yapılma şekli ve yoğunluğu da göz sağlığını etkileyebilecek diğer etkenlerdir. Örneğin, göz ön yüzeyine çok yakın ve yoğun yapılan makyajlarda makyaj malzemeleri göz içine kaçarak, gözde irritasyona ve kızarıklığa neden olmaktadır.   
- Bu durumda özellikle kadınların dikkat etmesi gereken hususlar nelerdir?
Sürekli makyaj yapan kadınlarda rutin göz muayenesi oldukça önemlidir. Burada dikkat edilmesi gereken konu genel göz muayenesinin yanı sıra kuru göz ve oküler yüzey testlerinin detaylıca yapılıyor olmasıdır. Kliniğimizde bize başvuran kadın hastalarda özellikle kapaklar, kirpikli kenarlar, meibomian bezler, gözyaşı ve gözün ön yüzeyi yüksek teknolojik cihazlarla analiz edilmekte ve tüm hastalara kapak / kirpik dibine özel masaj ve temizliğinin önemi anlatılmaktadır. Klinik tecrübelerimiz göstermektedir ki, maalesef toplumumuzda kapak hijyenine yeterli önem verilmemektedir. Bu konuda farkındalığın arttırılması, kuru göz hastalığının önüne geçilmesinde oldukça önemlidir. Rutin yapılması gereken kapak hijyeninin yanı sıra, ofis ortamında doktor kontrolünde düzenli aralıklarla yapılacak özel tedaviler de göz sağlığı açısından çok önemlidir. Türkiye’de yakın zamanda kullanılmaya başlanacak bu tedavi yönteminin amacı alt ve üst kapaklara sıcak uygulamayla beraber ritmik masajlar yaparak, bezlerdeki katılaşmış yağın boşaltılmasını sağlayarak daha sağlıklı bir gözyaşı elde etmektir.

- Göz kuruluğu şikâyeti ile gelen hastalar genellikle hangi yaş aralığında? Göz kuruluğunun oluşmasında hangi faktörler etkilidir?
Göz kuruluğu hastalığının başlama yaşı altta yatan nedene göre değişmektedir. Örneğin, romatolojik temelli hastalıklara bağlı gelişen göz kuruluğu ile buharlaşmaya bağlı gelişen göz kuruluğunun başlama yaşları farklı olabilmektedir. Ancak, şu bir gerçek ki, yaşla birlikte özellikle kadınlarda menopoz sonrası kuru göz hastalığının görülme sıklığı ve şiddeti artmaktadır. Bu nedenle, kadınların bu dönemde çok yakın kontrolde olmaları gerekmektedir. Bunun yanı sıra, özellikle son dönemde artan dijital ekran mağruziyeti nedeniyle kuru göz hastalığı çok daha erken yaşlarda çocuklarımızda da görülmeye başlanmıştır. Kuru göz hastalığının oluşmasını tetikleyen durumları özetleyecek olursak; ilerleyen yaş, kadınlarda menopoz, ekran mağruziyeti, kuru iklim, bazı sistemik hastalıklar ve kullanılan ilaçlar, klima kullanımı, az su içme, kötü beslenme, kontakt lensler ve kapak hijyenine dikkat edilmemesi 
- Sanırım göz muayenesi konusunda oldukça ihmalkâr bir toplumuz. Erken tanı ve teşhis için rutin kontroller kaç ayda bir yapılmalı ve nelere dikkat edilmeli biraz bilgilendirebilir misiniz?
Maalesef toplumumuz göz sağlığı konusunda ihmalkâr davranmaktır. Olması gereken ise şikâyeti olsun olmasın herkesin yılda bir göz muayenesine gitmesidir. Erken tanı ve tedavi son derece önemlidir. Özellikle kuru göz hastalığının tedavisindeki gecikmeler gözde kalıcı hasarların oluşmasına neden olabilir. Kuru göz hastalığı tanısı alan hastalarımızda da takip aralığı hastalığın durumuna göre değişmektedir. 


25 Ocak 2020 Cumartesi

KORNEAL ÇAPRAZ BAĞLAMA (CROSS-LINKING) SONRASI BİZİ NELER BEKLİYOR?


Korneal çapraz bağlama, diğer adıyla cross-linking işlemi genel olarak iki şekilde yapılabiliyor: Epi-off (epitel kazınarak) ve epi-on (epitel kazınmadan). Etkinliği daha iyi olması nedeniyle de en sık epi-off tekniği tercih ediliyor. Peki, epi-off cross-linking sonrasında hastalarımızı neler bekliyor ve hastalarımıza neler öneriyoruz? Konunun daha kolay ve açık bir şekilde anlaşılabilmesi için, yazımı soru-cevap şeklinde tasarladım. Şimdiden keyifli okumalar diliyorum. 

- -  İşlemden sonra gözlerimizde ne tür şikayetler olur ve ne kadar sürer?
- -  İşlem sonrasında hastalarımızda gözde ağrı, yanma, batma, sulanma, kızarıklık ve bulanık görme bekleriz. Bulanık görme dışındaki diğer şikayetlerin azalarak 3-4 gün içerisinde sona ermesini bekleriz. Bu şikâyetlerin beklenenden daha uzun sürmesi durumunda, şiddetlerinin giderek artması durumunda, kapaklarda aşırı bir şişlik ve kızarıklık durumunda ve korneada beyaz bir kesafet oluşması durumunda acilen doktora başvurulmalıdır. 

- -  Cross-linking sonrasında görmede bulanıklık şikâyeti ne kadar devam eder?
- -  Görmede bulanıklık genellikle ilk 1 ayda artış gösterebilir ve tam anlamıyla bulanıklığın geçmesi 1-3 ay bazen daha da uzun sürebilmektedir. 

- -  İşlem sonrası genelde hangi damlalar yazılır? Nasıl kullanmalıyım?
- -  İşlem sonrasında genellikle topikal antibiyotik, steroid ve göz yaşı preperatları yazılır. Bu damlalara steroid hariç hemen başlamak gerekir. Steroid içeren göz damlasının kontakt lens çıkartılıp epitelin kapandığından emin olduktan sonra başlanması gerekmektedir. Topikal steroid kullanım süresi 2-4 haftadır. Steroid kullanımı tamamen doktor kontrolünde olmalıdır. Gereksiz steroid kullanımı glokoma, katarakt oluşumuna ve fırsatçı enfeksiyonların (Uçuk virüsü ve mantar) oluşmasına neden olabilir.

- -  İşlem sonrası kullanmam gereken damlaları gece de damlatmalı mıyım? 
- -  Aksi söylenilmediği taktirde, hastaların gece uyanarak damla damlatmalarına gerek yoktur. 

- -  İşlem sonrası gözün enfeksiyon kapmaması için nelere dikkat etmeliyim? 
- -  Topikal antibiyotik damlanın düzgün aralıklarla damlatılması ve hijyen kurallarına uyulması gerekmektedir. Damlalar öncesinde el yıkama, gözü ovalamama ve göz damlalarının uçlarının temiz tutulması alınması gereken önlemlerdir.   

- -  Kornea epitel iyileşmesini hızlandırmak için neler yapılabilir?
- -  İşlem sonrasında daha nitelikli ve kaliteli suni gözyaşı preperatları (CoQ10 + çapraz bağlı hiyalüronik asit (HA) kombinasyonunu, HA+trehaloz kombinasyonu ya da sadece HA (%0.20) içeren suni gözyaşı) tercih edilmelidir. Biz kliniğimizde ayrıca hastanın kendi kanından hazırlanan PRP (Platelet Rich Plasma) damlasını da ilk 1 hafta kullanması için hastaya başlıyoruz. Epitel ne kadar çabuk iyileşirse, hasta açısından da o kadar güvenli bir işlem haline gelmekte ve komplikasyon riski azalmaktadır. 

- -  İşlem sonrasında göze takılan bandaj kontakt lens ne zaman çıkartılır? 
-    Bu kontakt lens 3-4 gün gözde kalmalı ve epitel kapandıktan sonra çıkartılmalıdır. 

- -  Gözümde lens varken duş yapabilir miyim?
- -  Bilindiği üzere, kontakt lens gözde iken hele de kornea yaralı iken duş yapmak yapmak tehlikeli sonuçlar doğurabilmektedir. 

- -  İşlem öncesinde kullanılan gözlükler işlem sonrasında da kullanılabilir mi?
- -  İşlem öncesinde verilmiş olan gözlükler işlem sonrasında da kullanılmaya devam edilebilir. Ancak unutulmamalıdır ki, cross-linking işlemi sonrasında kornea yapısında 1-2 yıl sürebilen değişimler olabilmektedir; bu da gözlük numarasını değiştirecektir. Klinik olarak stabilizasyon olmadan yeni gözlük reçetesi yazmak için acele edilmemelidir. 

- -  İşlem öncesinde kullanılan kontakt lensler işlem sonrasında da kullanılabilir mi?
- -  İşlem öncesinde kullanılan kontakt lensler de işlem sonrası epitel kapandıktan sonra, doktor onayıyla yeniden kullanılabilir. Yukarıda izah edildiği üzere, yeni kontakt lens denemelerinin yapılabilmesi için de korneada stabilizasyonun sağlanması gerekmektedir. Bunun için de en az 3-6 ay beklenmesi gerekmektedir. Bu sürelerin kişiden kişiye değişebileceği de akılda tutulmalıdır.

- -  İşlem sonrasında göziçi mercek (FAKİK İOL) implantasyonu yaptırılabilir mi?
- -  İşlem sonrasında FAKİK İOL implantasyonu yapılabilmesi için bazı şartların yerine getirilmiş olması gerekir. Öncelikle korneanın stabil olduğundan emin olunması gereklidir. Ortalama 1 yıldır göz numaralarının ve kornea topografi değerlerinin stabil olması gereklidir. İkincisi, hastamızın gözlük takıldığında görme düzeyinin tatminkâr düzeylere çıkıyor olması gerekir. Çünkü, gözlükle görme düzeyi artmayan ya da çok az artan hastalar bu ameliyattan çok istifade edemezler. Üçüncüsü, ön kamara derinliği değerinin en az 3 mm olması gereklidir. 

-  -  Crosslinking işlemi yapıldıktan sonra Excimer laser yaptırarak göz numaramı sıfırlayabilir miyiz ya da numaramı azaltabilir miyiz?
- -  Crosslinking yapıldıktan sonra eğer stabilizasyondan (en az 1 yıl) eminsek ve kornea yeterince kalınsa, PRK ya da “No Touch Lazer” ile çok kısıtlı bir topografik düzeltme yapılabilir. Ancak unutulmamalıdır ki, burada amaç hastayı gözlüklerinden kurtarmak değildir. Topografik bir düzeltme yaparak hastaların gözlüksüz görme düzeylerini biraz olsun arttırmaktır. Numaranın düşürtülmesine yönelik yapılacak agresif düzeltmeler korneanın aşırı incelmesine ve keratokonus hastalığının daha da ilerlemesine yol açabilir. 

- -  Crosslinking işleminin olası komplikasyonları nelerdir?
  -  Genel olarak güvenli bir işlem olmasına karşın, işlem sonrası bazı komplikasyonlar görülebilir.
Bu komplikasyonlar:
-       İşlemin başarısız olması
-       Kornea enfeksiyonu
-       Korneada ödem
-       Korneada steril infiltratlar
-       Korneada skar
-       Korneada kalıcı lekelenme (haze)
-       Kornea epitel defektinin (yaranın) kapanmasında gecikme
-       Korneada aşırı düzleşme



  
-->

24 Ocak 2020 Cuma

BASINDA KONTAKT LENS


SON TEKNOLOJİK GELİŞMELER KONTAKT LENSLERE DE YANSIDI
YENİ NESİL KONTAKT LENSLERLE HEM GÖRÜNTÜ KALİTENİZİ ARTIRIN HEM KONFORUNUZU
Gözün miyop, hipermetrop ve astigmatizm gibi kırma kusurları bulunurken, hastalarda bu kusurlar tek tek ya da bunların kombinasyonları şeklinde görülebiliyor. Görme kusurlarının tedavisi için kullanılan yöntemler arasında kontakt lens kullanımı önemli bir yer tutuyor. Teknolojinin ilerlemesi ile birlikte kontakt lenslerin materyal, şekil, dizayn ve yüzey kaplamalarında da büyük gelişmeler kaydediliyor. Sferik lenslerden torik (astigmatı düzelten) lenslere, multifokal lenslerden kararan lenslere kadar birçok yeni nesil kontakt lensin kullanımda olduğunu belirten Memorial Ankara Hastanesi Göz Hastalıkları Bölümü’nden Prof. Dr. Koray Gümüş, kontakt lenslerin özellikleri ve kullanımları konusunda bilgi verdi. 
Kontakt lenslerimizi kullanırken gözlük de kullanmalı mıyım?
Refraksiyon kusurlarının tedavisi için şekil ve işlevsellik açısından gözlük kullanmak istemeyen hastalar, genellikle kontakt lens kullanmayı tercih etmektedir. Çünkü gözlük kullanımının nem değişikliklerinde buharlaşma, spor yaparken hareket kısıtlılığına neden olma, şakaklarda ve burun üstünde iz yapma, görme açısını sınırlandırma gibi zorlukları bulunmaktadır. Bu sebeple hastaların birçoğu sadece kontakt lens kullanmaya yönelmektedir. Ancak hekimler hastalara gözlük ve kontakt lensi dönüşümlü olarak kullanmalarını önermektedir. Hastaların kontakt lens kullanımının günde 10-12 saati geçmemesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Koray Gümüş, lenslerin çıkarılmasının ardından hastaların gözlük takmaları gerektiğini ifade etti.   
Oksijen geçirgenliği yüksek kontakt lenslerle çok daha güvenli ve konforlu lens kullanımı! 
Eskiye kıyasla kontakt lenslerin materyal özelliklerinde ciddi bir değişim yapılmış ve oksijen geçirgenliği arttırılmıştır. Bu durum korneanın hemen önünde yerleşen kontakt lenslerin daha güvenli bir şekilde kullanımlarına olanak sağlamaktadır. Bunun yanı sıra, kontakt lenslerin dizaynlarında, su içeriğinde, kenar yapılarında ve yüzeylerinde çok önemli düzeltmeler yapılmıştır. Bu gelişmeler neticesinde, kontakt lens ve sürekli temasta olduğu göz kapakları arasındaki sürtünme azaltmakta ve hastaların kontakt lensleri çok daha uzun süreli konforlu ve görme kalitesi bozulmadan kullanmaları sağlanmaktadır. 
Kontakt lensler sadece miyop ve hipermetrop kusurlarının düzeltilmesi için mi kullanılır?
Günümüzde en çok miyop ve hipermetrop gibi refraksiyon kusurlarının düzeltilmesi için kontakt lens kullanımı tercih edilmektedir. Ancak tüm dünyada 45 yaş üstü popülasyonun artması ve yakını görmede bozulmanın daha da yaygın hale gelmesiyle, yeni jenerasyon multifokal yani çok odaklı kontakt lensler üretilmeye başlanmıştır. Bu lensler kişileri günlük faaliyetlerinde gözlüklerden tamamen bağımsız hale getirmek amacıyla hem yakını hem de uzağı göstermek amacıyla dizayn edilmişlerdir. Dolayısıyla, 45 yaş sonrası hem uzağı hem de yakını görmede zorlanan kişiler bu multifokal kontakt lenslerden istifade edebileceklerdir.    
Astigmatizm sorununuz varsa, çözüm torik kontakt lensler!
Astigmatizm, göz kusurları arasında oldukça yaygın görülen ancak kontakt lens verilirken, genelde yokmuş gibi varsayılan bir kırma kusurudur. Ancak astigmatın düzeltilmemesinin baş ağrısı, gözde yorgunluk ve sürekli göz kısmadan dolayı ciltte kırışıklıklara sebep olduğu unutulmamalıdır. Ayrıca, astigmat sorununu ortadan kaldıran torik kontakt lenslerle hastalara çok daha kaliteli bir görüş sağlamak mümkün olabilmektedir. Özellikle son yıllardaki teknolojik gelişmelerle, torik kontakt lenslerin hem deneme aşaması kolaylaşmış hem de hastalardaki memnuniyet oranı üst düzeye çıkartılmıştır. Dolayısıyla, gözlük muayenesinde astigmatizm tespit edilmiş ve gözlük yanında kontakt lens takmak isteyen hastalarda mutlaka torik kontakt lenslerin denenmesi önerilmektedir. 
Bandaj (terapötik) lensler ile kornea yaraları tedavi ediliyor
Kontakt lenslerin bir diğer kullanım amacı ise kornea yüzeyinde oluşan yaraları tedavi etmektir. Terapötik kontakt lens adı verilen bandaj, yani tedavi edici lensler ile korneada açılan yara bölgesinin kapatılması sağlanmaktadır. Bu tip lensler özellikle PRK yöntemi (Excimer Laser) sonrasında ya da cross-linking tedavisi sonrasında da kısa süreli olarak kullanılmaktadır. Kuru göz hastalığı olan hastalarda da bu tip kontakt lenslerin kullanımı oldukça yaygındır. 
Özel durumlar için tasarlanmış kontakt lenslerle hayat daha kolay! 
Bazı özel durumlarda (çok yüksek astigmatizm, düzensiz astigmatizm) ve bazı kornea hastalıklarında (keratokonus) kişiye özel tasarlanmış kontakt lensler kullanılmaktadır. Yumuşak keratokonus lensleri, sert gaz geçirgen kontakt lensler, hibrid lensler (hem sert hem yumuşak materyal içerikli) ve skleral lensler bu örnekler içerisinde yer almaktadır. Bu lensler sayesinde gözlükle görme düzeyi ve kalitesi düşük kalmış hastalarda çok daha yüksek kalitede görme düzeyi sunulabilmektedir. 
Lens teknolojisinde son gelişme “Kararan Lensler”
Teknolojinin ilerlemesine paralel olarak son dönemlerde geliştirilen lens çeşitlerinden bir tanesi de kararan, yani renk değiştiren lensler olmaktadır. Bu lensler özellikle ışık hassasiyeti olan, gece araba kullanırken zorlanan, ekran ışığından rahatsız olan kişilerde çok başarılı sonuçlar vermektedir. Göze giren ışığın miktarını kesintisiz ve hızlı bir şekilde ayarlayarak iç ve dış ortamda ve ışığın şiddetine göre ayarlar. Bu lensler aynı zamanda yüksek UV koruması yaparak gözleri UV’nin zararlı etkilerinden korur. 
Özel dizayn ve gece takılan lenslerle miyopun ilerlemesine son! 
Yapılan çalışmalar çerçevesinde son yıllarda özellikle çocuk yaş gruplarında miyop rahatsızlığının ilerleme kaydettiği görülmektedir. Bu ilerlemeyi durdurduğuna dair kanıtları olan “Ortokeratoloji” adı verilen özel tasarımlı, gece yatarken kullanılması gereken özel yapım lensler bulunmaktadır. Hastalar bu lensi gece yatarken takmakta, sabah uyandıklarında ise çıkarmaktadır. Gündüzleri ise lenssiz ve gözlüksüz bir şekilde hayatlarına devam etmektedir. 
Yeni trend: Günlük kullan-at lensler
Kullanımı yaygınlaşan günlük kullan-at lenslerin bütün dünyada bir trend oluşturmaya başladığı gözlemlenmektedir. Günlük kullan-at kontakt lenslerde, her gün yeni bir lens takılmakta ve dolayısıyla bakım ihtiyacı ortadan kalkmaktadır. Dolayısıyla, kontakt lens kullanımına bağlı oluşabilecek riskler de en aza indirilmiş olacaktır. Günlük kullan-at kontakt lensler özellikle çok yoğun çalışan, hijyenle uğraşmak istemeyen, sadece özel günlerde lens kullanmayı tercih eden ve spor yapan kişilerde özellikle tavsiye edilmektedir. 
Kontakt lenslerinizi doğru kullanın, göz sağlığınızı koruyun!
Kontakt lenslerin doğru kullanımı büyük önem taşımaktadır. Çünkü lenslerin yanlış ve kötü kullanımı, istenmeyen ve sonucunda görme kaybına dahi yol açabilecek sonuçlar doğurabilmektedir. Öncelikle kontakt lens kullanan ya da kullanmak isteyen kişilerin öncelikle göz doktoru takibinde olması gerekmektedir. Böylece kontakt lens kullananların kornea sağlığının korunması ve olası bir takım sorunların önüne geçilmesi sağlanabilmektedir. Kontakt lens kullanımı ise genellikle kendi bakımını yapabilen ve kişisel hijyenini sağlama bilinci olan 12-13 yaştan itibaren önerilmektedir. 
Renkli, kozmetik kontakt lenslerin kullanımı da göz hekimi kontrolünde olmalıdır!
Eski yıllara kıyasla, bugün üretilen kozmetik lenslerde oksijen geçirgenliği yükseltilmiş, renk skalası genişletilmiş ve üretim teknolojisi daha kaliteli bir hale getirilmiştir. Bunun yanı sıra, toplumlarda özellikle genç jenerasyonda kozmetik kontakt lenslere talep her geçen gün daha da artış göstermektedir. Ancak, bilimsel çalışmalar göstermektedir ki; düzgün bir göz muayenesi olmadan, deneme lensi kullanmadan ve hekim kontrolü olmadan internet ortamından temin edilen kontakt lenslerde, özellikle renkli kontakt lenslerde kornea ve genel olarak göz yüzeyinde sorun çıkma ihtimali çok daha yüksektir. Bu nedenle, renkli, kozmetik kontakt lenslerin kullanımı mutlaka bir göz hekimi kontrolünde olmalıdır. 

Kontakt lens kullanırken nelere dikkat etmeliyiz? 
·       Kullanılan lens sık değiştirilmeli, lenslerin kullanım süresi aşılmamalıdır
·       Gece uykusunda kesinlikle lens kullanılmamalıdır (Ortokeratoloji lensleri hariç) ve gözde lens varken uyunmamalıdır
·       Kaynağı bilinmeyen yerlerden (internetten) kesinlikle kontak lens alınmamalıdır
·       Havuza ve duşa girerken lensler çıkarılmalıdır. Çünkü bu durum korneada ciddi enfeksiyonlara yol açabilir.
·       Doktorun önerdiği solüsyon dışında başka hiçbir solüsyon ya da sıvı ile kontakt lensler temas ettirilmemelidir.
·       Lens kullanımında gözde kızarıklık, batma hissi, çapaklanma ya da görmede bulanıklık oluştuğunda lens hemen çıkartılıp doktora başvurulmalıdır. 
·       Lens kullanırken makyaj yapmak mümkündür. Ancak lenslerin makyaj malzemesi ile kirlenmemesine özen gösterilmesi gerekir. Bunun için önce kontakt lensin takılması sonra makyajın yapılması önerilmektedir.
Kontakt lensler dijital dünyayla buluşuyor 
-->
Kontakt lenslerdeki teknolojik gelişmeler dur durak bilmiyor. Çok sayıdaki çalışmayla kontakt lensler dijital platformla buluşuyor. Öyle ki, yeni nesil akıllı kontakt lenslerin hayatımıza girmesiyle göz tansiyonu takibi yapılabilecek, kandaki şeker düzeyi ölçülebilecek, fotoğraf çekilebilecek, video kaydedilebilecek, sanal gerçeklik ve arttırılmış gerçeklik sağlanabilecektir. 
-->

KORNEAL ÇAPRAZ BAĞLAMA (CROSS-LINKING) SONRASI BİZİ NELER BEKLİYOR?

Korneal çapraz bağlama, diğer adıyla cross-linking işlemi genel olarak iki şekilde yapılabiliyor: Epi-off (epitel kazınarak) ve epi-on...